Çeşitli medeniyetlere beşiklik etmiş olan Aydıncık’ın tarihî adı Kelenderis’tir. Mitolojiye göre Kelenderis, denizcilik ve ticarette çok ilerlemiş Fenikelilerden Sandakos tarafından üç bin yıl önce bir liman ve ticaret şehri olarak kurulmuştur. Kente daha sonra Hititler, Asurlular, Sisamlılar, Selefkoslar, Mısırlılar, Romalılar, Bizanslılar, Emeviler, Ermeniler, Karamanoğulları ve Osmanlılar hâkim olmuştur.
Kelenderis ilk parlak dönemini, M.Ö. 5. ve 4. yy´larda yaşamıştır. Kendi parası M.Ö. 5. yy´da görülmeye başlamış ve Büyük İskender’in Anadolu’ya gelişine kadar sürmüştür. M.Ö. 425-400 yıllarına tarihlenen gümüş bir Kelenderis sikkesinin ön yüzünde şaha kalkmış bir atın üstünde yan oturmuş bir süvari, arka yüzünde ise başını sağa çevirmiş ve diz çökmüş vaziyette bir keçi bulunmaktadır.
Romalılar yöreye hâkim olurca, Kelenderis Limanı’ndan önemli ölçüde yararlanılmış ve burası Roma´nın vazgeçilmez bir ticaret şehri olmuştur. Romalılar zamanında kent imar olmuş, şato, saray, su yolları, hamam ve limanı ile mükemmel bir şehir özelliği taşıyordu.
Bizanslılar devrinde de imar olan kent, çağının en güzel ve medenî yörelerinden birisi olmuştur. Yöre 11. yüzyılda Ermenilerin eline geçmiş. 1228 yılında Karamanoğlu Alâeddin Bey’in komutanlarından Ertokuş Bey, Kelenderis Kalesi´ni Ermenilerden alarak buraya doğudan gelen Türkler’i yerleştirmiştir. Gülnar Hatun´a bağlı Oğuz boyları Horasan Bölgesi´nin Merv Kenti´nden göçerek Toroslar’a gelip yerleştikleri için yöremize Gülnar adı verilmişti. 1461 yılında Silifke ve Mut ile birlikte Gülnar da Fatih Sultan Mehmet döneminde, Gedik Ahmet Paşa tarafından Osmanlı yönetimine katılmıştır.
Kelenderis adı zaman içinde değişerek Kalendria, Kelendri, Gelendir, Gilindir derken Gilindire’ye dönüşmüştü. İlçedeki Rumlar mübadele gereği iskeleden kayıklara binerek Kıbrıs üzerinden Yunanistan´a gitmişlerdir.20´li yıllarda 500 kadar Rum´un Gilindire´de zanaatla uğraştıkları, göçten sonra Gilindire merkezinde çok az bir nüfus kaldığı anlatılmaktadır.
1867 Vilayet Nizamnamesi´nin getirdiği yeni yönetsel bölümlenme uyarınca, İçel Sancağı´nın kazaları şunlardı: Anamur, Mut, Silifke ve merkezi Kilindria olan Gülnar.
Nüfus 1970’li yılların sonuna doğru arttı. 1965 yılında da Gilindire adı tarihe karıştı. Kasabanın yeni adı artık Aydıncık oldu. Gülnar İlçesi’ne bağlı bir bucak olan Aydıncık’ta 1972 yılında İskele Belediyesi kuruldu.
Aydıncık 392 Sayılı Kanun´a göre 19 Haziran 1987 tarihinde ilçe oldu. Ayrıca bu kanunla İskele Belediyesi’nin adı da Aydıncık Belediyesi’ne dönüştürüldü.
Bugünkü Aydıncık, bir zamanlar Gülnar İlçesi’nin merkezi olan Gilindire’nin devamıdır.
Aydıncık, Akdeniz Bölgesinde, Akdeniz kıyısı boyunca uzanan Torosların denize en yakın seyreden kolunun yamacına kurulmuş olup, bağlı olduğu Mersin merkeze yaklaşık 160 km, komşu il Antalya merkeze ise 325 km. uzaklıkta bir ilçedir. İlçenin kuzeyinde Gülnar, doğusunda Silifke, batısında Bozyazı ilçesi, güneyinde ise Akdeniz vardır.
Aydıncık merkez, deniz kıyısında, bir kısmı düzlükte bir kısmı da kıyı boyu seyreden dağın yamacında kurulmuştur. Aydıncık´a bağlı Yenikaş ve Hacıbahattin köyleri deniz kıyısında, fakat Kara dere, Kara seki, Teknecik, Yeni yürük, Yeni yürükkaş, Eski yürük, Pembecik ve Duruhan köyleri ise Toros Dağları´nın platolarındadır.
Aydıncık´ın kıyı uzunluğu 38 km. olup Ege kıyısı kadar olmasa da görece girintili çıkıntılıdır. İlçe merkezine hâkim bir tepe olan Taş masadan ilçe merkezinin güneyine Akdeniz´e doğru bakıldığında, ilçe merkezinin doğusunda kıyıya paralel olarak uzanan Toroslar’ı oluşturan dağ silsilesinin bir kolunun güneye Akdeniz´e doğru uzanarak Sancak Burnu´nu oluşturduğu görülür. Taş masadan Sancak Burnu´nun batısına doğru bakıldığında ise, denizin karaya sokulmasıyla oluşan Büyükalan, Küçükalan, Gilindire ve Soğuksu koyları görülür. Ayrıca; Sancak Burnu ile Büyük alan arasında, karaya neredeyse bitişik olan Yelkenli ada, karadan 250 m. uzaklıkta olan Küçükada, biraz ilerde (kıyıya yaklaşık 1 km mesafede) Büyükada, en ilerde ise (kıyıdan 3 km. kadar uzaklıkta) Yılanlı ada olmak üzere 4 adacığın yer aldığı görülür. Sancak Burnu ile bu bölgenin batısında ve doğusunda 1. derece sit alanı ilan edilmiş sahalar bulunmaktadır. Sancak Burnu´nun doğusunda yer alan Gemidurağı ile Yelkenliada arasındaki bölgede ise Akdeniz foku´nun yaşam alanı olan mağaralar bulunmaktadır. Ayrıca, Doğu Akdeniz´de toplam 40 çift olan ada martısının (Larus audouini) 20 çifti Yelkenliada ile Küçükada’da barınmaktadır. Yılanlı ada, Aydıncık’ta bulunan dört adadan en uzakta olanıdır. ODTÜ Sualtı Topluluğu, Batık Araştırmaları Gurubu (ODTÜ-SAT BAG) ve Sualtı Araştırmaları Derneği, Sualtı Arkeolojisi Araştırma Gurubu (SAD SAAG), 2002 yılı içinde Yılanlı ada çevresinde birçok dalışlar yaptılar. Bu bölgede çeşitli tür ve şekillerde çapalar ile bir batık alanı keşfettiler. Bu nedenle Yılanlı ada I. derece arkeolojik sit alanıdır.
İnce uzun 9 km´lik bir kıyı şeridi üzerinde kurulmuş olan Aydıncık merkez ilçenin, doğudan batıya doğru olmak üzere, sırasıyla Yenimahalle, Hürriyet, Cumhuriyet, Merkez ve Atatürk olmak üzere beş mahallesi vardır.
İklim ve bitki örtüsü
Aydıncık´ın kıyı kesimlerinde iklim yumuşaktır ancak yukarı yayla kesimlerinde, İç Anadolu Bölgesinde hüküm süren kara iklimi kadar sert olmasa da kıyı kesimlerine oranla sertleşmektedir. Bitki örtüsü Aydıncık´ın kıyı kesimlerinde defne, keçiboynuzu, yaban mersini, püren, yaban zeytini, pırnal meşesi vb. maki bitkileri, yukarı yayla kesimlerinde ise çam, palamut, ardıç, alıç, servi vb ağaçlarla kaplıdır.
Yıl |
Toplam |
Şehir |
Kır |
1990 |
11.022 |
7.040 |
3.982 |
2000 |
11.501 |
7.941 |
3.560 |
2007 |
11.647 |
7.851 |
3.796 |
2008 |
11.632 |
8.101 |
3.531 |
2009 |
11.651 |
8.004 |
3.647 |
2010 |
11.885 |
9.050 |
2.835 |
2011 |
11.424 |
7.915 |
3.509 |
2012 |
12.257 |
9.502 |
2.755 |
2013 |
11.473 |
11.473 |
- |
Duruhan, Hacıbahattin, Pembecik, Kara dere, Kara seki, Teknecik, Yeni kaş, Yeni yörük, Yeni yürük kaş, Eskiyörük
Aydıncık´ın ekonomisi tarım ve hayvancılık üzerinedir. Aydıncık´ta tarımsal uğraşlar daha çok Aydıncık´ın kıyı kesimindeki yerleşim bölgesinde, hayvancılık ise yayla bölgesindeki kırsal kesimde yapılmaktadır. Kıyı kesiminde, ilçe halkının %90´ı geçimini tarım ve tarım işçiliğinden sağlamaktadır. İlçenin daha çok kıyı kesiminde, örtü altı sebze yetiştiriciliği yapılmaktadır ki bu uğraşın 30-35 yıllık bir geçmişi vardır. Yaklaşık (2007 yılı itibariyle) 4700 adet seranın %6’sında domates tarımı yapılmakta, geri kalan %94’ünde ise salatalık ve patlıcan yetiştiriciliği yapılmaktadır. İlçenin yayla kesimindeki kurak arazilerde nohut, buğday, arpa, mercimek, burçak vb. hububat ürünleri, su altı arazilerde elma, kiraz, kayısı, erik, şeftali; kurak arazilerde ise ceviz, badem, armut, üzüm, incir, zeytin vb. meyve yetiştiriciliği yapılmaktadır.
Aydıncık; sosyal, kültürel ve sosyo-kültürel değerler bakımından oldukça zengindir. İlçe merkezinde ve ilçeye bağlı köylerde zaman zaman sosyal ve kültürel etkinlikler düzenlenmektedir.
İlçe merkezinde her yıl yaz aylarında sosyal, kültürel ve sosyo kültürel etkinlikler düzenlenmektedir. Örneğin Aydıncık Turizm ve Kültür festivali her yıl Temmuz ayında halkın katılımıyla kutlanmaktadır.
İlçe tabiat ve kültür varlıkları açısından oldukça zengindir. Bu nedenle ilçe, bölgede önemli bir turizm merkezi olmaya adaydır.
Dörtayak, iri yarı dört adet ayağa sahip olduğu için, halk tarafından "Dörtayak" diye adlandırılmıştır. Mezar, düzgün kesme taşlarla ve harç kullanılmadan yapılmıştır. Tarihin derinliklerinden günümüze sağlam biçimde ulaşan, 8 m. yüksekliğindeki anıtın M.S. 2. yy´da yapıldığı sanılmaktadır. Kaptan Beaufort´un Chelindreh ( eski Kelenderis) limanı haritasında "cenotaph" yani ölüp de başka bir yerde gömülmüş olan bir kişi anısına yaptırılan boş mezar olarak işaretlenmiştir.
İskelenin güneyinde en üst kısmı denizden yaklaşık 25 m. yüksekliğinde, batıdan doğuya doğru ise yaklaşık 200 m. uzunluğunda bir yarımada üzerindedir.
Romalı iki vali Pison ile Sentius M.S. 19. yy’da bu kalede savaşmışlar. 1226´da Selçuk Türkmenlerinden Ertokuş Bey ile Çavlı Bey Gilindire Kalesi´ni Ermenilerden alarak buraya doğudan gelen Türkleri yerleştirmiştir.
Pirî Reis (1521) haritasında Kelenderis koyundaki burnun üzerinde bir kale göstermektedir. Cem Sultan, Rodos adasına bu limandan gitmiştir. Kaptan Beaufort (1818) sekizgen bir kuleden ve ortası depremden yıkılmış kale kalıntılarından bahseder, çizdiği Kelenderis limanı haritasında yarımada üzerinde sekizgen planlı bir kule ile yıkık bir şato işaretlenmiştir.
Kilikya limanı ve Gilindire Kalesi ile ilgili ayrıntılı bilgi, J. Carne’nin 1836 yılında yayımlanan “Suriye, Kutsal Toprak, Küçük Asya“ adlı kitabındaki W.H. Bartlett’e ait bir gravürden çıkartılabilir. Bu gravür, bugünkü limana inen yol üzerinden bakılarak çizilmiş ve Kıbrıs´a gidecek bir posta yelkenlisini ve kentin limanı ile buradaki yarımada üzerinde bulunan kalıntıları göstermektedir. Kilikya limanı tasvirinde görülen sur duvarları ve kuleden günümüze sadece surların temel taşları ulaşabilmiştir.
Gilindire’nin Gülnar ilçesinin merkezi olduğu yıllarda Kaymakamlık binası bu yarımada üzerindeydi. Yine son yıllara kadar PTT binası da buradaydı.
Hamam M.S. 4.´yy´da ya da M.S 5.´yy´ın ilk yarısında inşa edilmiştir. 1962 yılında eski ve dar olan Mersin- Antalya yolu genişletilirken, hamamın bir kısmı yıkılmıştır.
Kilisenin 19.yy. yapıldığı sanılmaktadır. Canlı kaynaklardan almış olduğumuz bilgilere göre, Rumlar Gilindire’den göçmeden önce bu kiliseyi kullanıyorlarmış. Tiyatro bölümünde kazısı biten tabakalarda Roma dönemine kadar ulaşılmıştır.
Limana yakın "Han yıkığı" adı verilen yerde 1992 yılında bir zemin mozaiği bulunmuştur. 7x3=21 m2 olan mozaik Kelenderis kentinin M.S. 5. yy´daki panaroması açısından eşsiz bir örnektir. Mozaik üzerindeki görüntünün 3x3 m.´lik panosunda M.S. 5. yy´daki Kelenderis´in kent manzarası ile içerisinde iki yelkenlinin bulunduğu limanı betimlenmiştir.
Batı Mezarlığı denilen, Orman işletmesi odun deposuyla Çamlıbel Düğün Salonu arasında kalan bölgede pek çok yeraltı oda mezarları bulunmuştur. Bunun yanında çukur ve tonozlu mezarlar da dikkat çeker. Mezarlarda ele geçen, M.Ö.5 ve 4. yy´lara tarihlenen küp ve amforaların Fenike ve Pers kökenli olarak kabul edilmektedir. Merkez Mahallesi’nde, Mersin- Antalya Karayolu kenarında, Jandarma Karakolu civarında, ayrıca Kara seki Caddesi üzerinde tonozlu mezarlar hâlâ mevcuttur.
Aydıncık´ın doğusundaki Gemi Durağı Mevkii’nde 2000 yılında çobanlar tarafından tesadüfen bulunmuştur. Girişi deniz seviyesinden 46 metre yukarıdadır. Toplam uzunluğu 555 m. olan mağaranın içi, her türden damlataş oluşumları ile kaplıdır. Mağaranın sonunda, genişliği 18-30, uzunluğu 140, tavan yüksekliği 35-40, derinliği 5-47 metre olan büyük göl bulunmaktadır. Gölün kenarında da sarkıt, dikit, sütun ve mağara iğneleri yer almaktadır. Göl deniz ile aynı düzeydedir. Deniz seviyesinden 47 m. daha derin olan ve denizden yatay olarak 240 metre uzakta bulunan gölün ilk 10 metresinde acı su, sonraki derinliklerde de tuzlu su yer almaktadır. Göl içerisinde sıcaklık hemen hemen aynıdır.
Aydıncık-Silifke Karayolu´nun yaklaşık 10. km´den 3 km.´lik bir yol açılmıştır. Maden Teknik Arama (M.T.A), mağaranın aydınlatılması ve iç düzenlemeleri için mimari uygulama projeleri de yapmıştır ve 2014 yılından itibaren turizme açılmıştır.
GİLİNDİRE ( KELENDERİS) ANTİK KENTİ